Mustafa İsmet Garibullah (k.s.)

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 Büyük Şeyh Efendi Mustafa İsmet (ks) Mekke’de bulunan Abdullah’ı Mekkî hazretlerine intisab etmişti. Abdullahı Mekkî Hazretlerine müntesip Süleyman Kırîmî (Kırımlı) birlikte sohbetlere devam ediyorlardı. Birgün temiz hava teneffüs etmek için birlikte Taife doğru yola çıktılar. Yolda giderlerken Kırîmî’nin devesi birden yere çöktü. Süleyman Kırîmî (ks) Abdullah Mekkî hazretlerini kastederek, “Sultan vefat etti, Mekke’nin hizmeti bana verildi” dedi. Geri Mekke’ye döndüler. Abdullah’ı Mekkî hazretleri gerçekten vefat etmişti. Süleyman Kırîmî hazretleri Mekke’de hizmete devam etti. Büyük Şeyh Efendi Arnavutluğa gitti. Orada bir müddet hizmete devam ettikten sonra; manevi bir işaretle Edirneye gelen İsmet Garibullah (ks) sultan camisinde bir müddet irşâd vazifesine devâm etmiştir.

İsmet Garibullah’ın (ks) İstanbul’da müritleri çoğalmıştı. Hatta Sultan Mecit Han dahi İsmet Garibullah’a intisab etti. İstanbul’daki müritleri şeyh efendinin İstanbul’a gelmesini çok arzu ettiler. İsmet Garibullah (ks) İstanbul’a gelerek Koca Mustafa Paşa Semtinde çalışmalarına devâm etti. Bir taraftanda tekke inşası için arsa aramaktaydı Şimdiki hâli hazırda bulunan İsmet Garibullah (ks) dergâhı satılmaktaydı. Kilise yapılması için rumlar tarafından arsa sahibine büyük para teklifi yapılmıştı. Fakat arsa sahibi arsayı rumlara vermeyip, İsmet Garibullah (ks)’a az bir ücretle tekke inşâsı için satmıştı.

Tekke tamamlandıktan sonra, İsmet Garibullah (ks), tekkeyi buldunuz ama şeyhi kaybettiniz dedi. Kısa bir müddet sonrada vefât etmiştir. Mustafa İsmet Efendi (ks), padişahlar tarafından ilmi taktir edilir, padişahlar tarafından sık sık ziyâret edilirdi. 1872’de vefat eden Mustafa İsmet Efendinin kabri, yaptırdığı tekkenin bahçesindedir. Yanında medfun bulunan halifelerinden Hacı Nurullah Efendi, muhammed Şerif Efendi, Dâhiliye nazırı Memduh Paşa, kayınpederi Şeyh Hüseyin Efendi, Yozgatlı Miralay Muhammet Ârif Efendi.

İsmet Garibullah Efendinin, Abdullah Bahâeddin isminde bir oğlu vardı. İbadete çok düşkün olan bu çocuk, gece yatağına hiç yatmadan ibadetle sabahlarmış. İsmet Garibullah şayet bu çocuk yaşarsa çok büyük insan olur demiş. Küçük yaşta vefat eden bu çocukda İsmet Efendinin yanında medfundur. Kayınpederi şeyh Hüseyin Kutsî Efendi İsmet Garibullaha intisab ettiği zaman İsmet Efendi ona hoca olmadığına sevin demiş. Hüseyin Kutsî Efendi: “Şaştım, bir şey diyemedim.” Ne zaman Hüseyin Efendi tarikatla ilerlemiş, şimdide hoca olmadığına üzül demiş. Çünkü irşâd vazifesinde ilim lâzım demiş. İsmet Garibullah daima başını ustura ile tıraş ederdi. Birgün yine tıraş olurken, bir bey çocuğu atıyla geldi. İsmet babanın başını tıraşlı bir vaziyette görünce kabağa bak kabağa diye alaylı söz söylemesine İsmet baba cevap vermedi. Bey çocuğu atına binmek istedi. Fakat ata atlarken kafası yere çakıldı. Altındaki atı kaybolmuştu. Tekrar atına atlamak istedi yine atı kaybolarak kafası yere çakıldı. Bey çocuğu berbere ne oluyor dedi. Berber İsmet babayı işaret ederek kabağa sor cevabını verdi.

İsmet baba (ks) Risale-i Kudsiyye adlı kitabının zûhurat yoluyla yazdırıldığı yine Kutsiyye kitabında anlatılmaktadır. Sene 1271 idi. Muharrrem’den dahi gün 11 idi. Budur ğalip o günlerden biri idi. Gece idi gönülden dert bir idi. Dediler “gel aziz hakka gidelim.” Cemali Ba Kemale seyr idelim.” dediler. İsmet baba (ks) “Öyle bir andı ki görenler sûra üfrülüyor zannederdi. Ve kendisine, aşkla bir eser yazki, salikler o eserin te’siriyle feyzlensinler Muhabbetleri artsın, Hem türkçe olsun. Bir vezinle olsun beyanı” dediler. İsmet baba: Ben Arnavut’um. Fasih lisanı bilmem. Vezinden anlamam deyip, feryat ettim” dedi. “Bu kitabın yazılmasını isteyen Allah’dır. Hatadan muhafaza yine o edecek” dediler. İsmet baba (ks) zuhurata tabi olarak Kutsiyye eserini yazdı. Her bir kelimesinden hakikat menbanın feyz’leri insanın gönlüne dolarak mânevi Terâkki yollarında seyr-ü sefâ ettirmektedir.

Büyük Şeyh Efendi’nin (ks) zevce-i mutahharası Nakşiye validemiz, büyük Şeyh EFendi (ks) sağlığında tekkeyi bahçesiyle vakfetmişti, fakat resmen tescil ettiremeden dar’ul-beka’ya irtihal buyurdu. Bu kerre varisler ayaklandılar ve taksime kalkıştılar. Nakşiye validemiz (r.aleyh) buyurdu ki: “Ben efendimin vasiyetini zayi ettirmem”. Ne kadar altını vesair varsa hepsini sattı, varisleri memnun etti ve tekkeyi kurtardı.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Mustafa İsmet Garibullah (k.s.)

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

BİLGİŞAH ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!