23 cm boyunda, kapağı ile birlikte 27cm metal renkli buhurdan.
Buhur Nedir, Buhurdanlık Nasıl Kullanılır?
Buhur esasen ‘’bâhûr’’ kökeninden gelmektedir. Bitki, yağ, öz veya tütsü gibi malzemelerin yakılarak, aromasından solunum yolu ile faydalanmak olarak kullanılır. Örneğin tütsü, yakıldığında dumanı gideren ve fakat aromasını, kokusunu yansıtan ürünlerdir.
Ateşe atılmak veya özel bîr kap içinde yakılmak suretiyle güzel kokulu dumanından faydalanılan madde, tütsü. Aslı Arapça bahûr olan buhur, koku veya kokulu buhar (duman) çıkarıcı maddelere verilen addır. Bu tür maddelere başka dillerde de "tütmek, duman ve koku çıkarmak" köklerinden türeyen isimler verildiği görülmektedir: İbrânîce ke-töreth; Sanskritçe dhüma; Grekçe thyos, thymiama; Latince tüs, türis gibi.
İSLÂMİYETTE BUHUR
Müslümanlık'ta ibadetlerle ilgili bir buhur yakma geleneği yoktur. Ancak güzel kokuyu çok seven, devamlı surette kokulu yağ kullanarak bunu ashabına da tavsiye eden ve hatta kızı Zeyneb'in vefatında naaşının birkaç defa sidr ile yıkanıp sonuncu suyuna kâfur katılmasını isteyen Hz. Peygamber'in ibadet maksadıyla değil fakat güzel kokmaları için mescidlerde buhur yakılmasını emrettiği bilinmektedir.
Ayrıca Hz. Ömer'in minbere oturduğu zaman azatlısı Abdullah el- Mücmir'in buhur yaktığı ve bu sebeple el-Mücmir (buhurdan yakıcı) lakabını taşıdığı rivayet edilmektedir. Coğrafyacı İbn Rüşte ise (X. yüzyıl) Hz. Ömer'in Medine'deki mescide, üzeri insan figürleriyle süslü Suriye işi bir gümüş buhurdan hediye ettiğini bildirmekte ve bu bilgiler İslâm'ın ilk yıllarında mescidlerde buhur yakmanın bir gelenek haline geldiğini göstermektedir. Ancak buhurun Hz. Ömer'in minbere oturduğu sırada yakılmasından anlaşıldığına göre bu gelenek yalnız cuma ve bayram namazlarına inhisar etmiş olmalıdır.