HAYIRLARA NAİLİYET, ŞERLERDEN EMNİYET, ŞİFÂ VE RIZIK BEREKETİ İÇİN
HİCRİ AYIN BAŞINDA YAPILACAK MÜHİM VAZÎFELER
1) Hicrî ay başında hilal görüldüğü zaman (Zilka’de ayının başı 8 Mayıs Çarşamba 2024 akşam namazından sonra) o ay içerisinde hayırlara kavuşup şerlerden emin olmak için Rasulüllah (Sallellahu Aleyhi ve Sellem) bazı dualar okurdu.
HER AYIN HİLALİ GÖRÜLDÜĞÜNDE OKUNACAK DUALAR
Arapça okunuşu ve Türkçe anlamı:
HİLALİ GÖRÜLDÜĞÜNDE OKUNACAK DUA ARAPCA
- اللَّهُ أَكْبَرُ الْحَمْدُ لِلَّهِ لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ خَيْرَ هُذَا الشَّهْرِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ الْقَدَرِ وَمِنْ سُوءِ الْمَحْشَرِ
Türkçe Okunuşu: “Allahu ekber, elhamdulillahi, la havle ve la kuvvete illa billah. Allahümme innî es’elüke hayra hazehiş şehri ve eûzü bike min şerri’l-kadri ve min suı’l-mahşer.”
Türkçe Anlamı: “Allah en büyüktür, hamd yalnızca Allah’a aittir. Allah’tan başka ne kudret vardır ne de kuvvet. Ey Allah’ım, bu ayın hayrını senden dilerim, kaderin kötülüğünden ve kıyametin şerrinden sana sığınırım.”- اَللَّهُمَّ أَهِلَّهُ عَلَيْنَا بِالْأَمْنِ وَالْإِيمَانِ والسَّلَامَةِ وَالْإِسْلامِ وَالتَّوْفِيقِ لِمَا تُحِبُّ وَتَرْضَى رَبُّنَا وَرَبُّكَ اللهُ
Türkçe Okunuşu: “Allahümme ehillehu aleyne bil-emni vel-îmâni ves-selâmeti vel-islâmi vet-tavfîk li mâ tuhibbü ve tardâ. Rabbüne ve rabbike Allah.”
Türkçe Anlamı: “Allah’ım, bu ayı bizim için güven, iman, sağlık, İslam ve senin hoşnut olacağın şeylere muvaffakiyetle doldur. Rabbimiz ve Rabbiniz olan Allah’a emanet olun.”- أَمَنْتُ بِالَّذِي خَلَقَكَ (3 KERE )
Türkçe Okunuşu: “Ementü billâzî halakak.”
Türkçe Anlamı: “Seni yaratan Allah’a inandım.”- الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي ذَهَبَ بِشَهْرٍ شَوَّالٍ وَجَاءَ بِشَهْرِ ذِي الْقَعْدَةِ
Türkçe Okunuşu: : “Elhamdü lillahi’llazî zahabe bişehri şevvalin ve câe bişehri zilkâde.”
Türkçe Anlamı: “Şevval ayını götüren ve Zilkade ayını getiren Allah’a hamd olsun.”- هِلَالَ خَيْرٍ وَرُشْدِ (3 KERE )
Türkçe Okunuşu: “Hilelu hayrin ve ruşdi.”
Türkçe Anlamı: “Hilal, hayır ve hidayetin müjdesi olsun.”- اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ مِنْ خَيْرِ هَذا الشَّهْرِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّهِ (3 KERE)
Türkçe Okunuşu: : “Allahümme innî es’elüke min hayri hazehi’s şehri ve eûzü bike min şerrihi.”
Türkçe Anlamı: “Allah’ım, bu ayın hayrını senden dilerim, şerrinden sana sığınırım.”- اللَّهُ أَكْبَرُ، اللهُ أَكْبَرُ، اللَّهُ أَكْبَرُ، الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي خَلَقَنِي وَخَلَقَكَ وَقَدَّرَ لَكَ مَنَازِلَ وَجَعَلَكَ آيَةٌ لِلْعَالَمِينَ
Türkçe Okunuşu: : “Allahu ekber, Allahü ekber, Allahu ekber, elhamdulillahi’llazî halakani ve halakeke ve kaddele leke menâzile ve cealeke âyeten lil âlemîn.”
Türkçe Anlamı:“Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Hamd, beni ve seni yaratan ve senin için dereceler tayin eden Allah’a mahsustur. Seni âlemlere bir ayet kılan Allah’a hamdolsun.”

2) İmâm-ı Sübkî (Rahimehullah)ın beyânına göre; yeni ay görüldüğünde yani Hicri ayın başında bu duâları okuduktan sonra Tebârake Sûresi’ni okumak sünnettir. Zîrâ onun bir ismi “Münciye” yani “Kurtarıcı”dır. Ayrıca o okunduğunda sekînet (feyiz, bereket ve telaşlardan yatışma) nâzil olur. Bu sûre bir ayın günleri sayısınca otuz âyet olduğundan, her bir âyeti hilâl görüldüğünde kendisini okuyan kişiyi, ay boyunca her bir gün gelecek felâketlerden muhafaza eder. 1
3) İmam-I Bestemi (Rahimehullah)ın beyanı veçhile; her kim rüyet-i hilal (gökteki ayın ilk görülme) vaktinde elini bedeninin üzerinde gezdirerek “eş-Şâfi” ism-i şerîfini 391 kere okursa Allâh-u Teâlâ ona zâhirî ve bâtınî hastalıklardan şifa verir. 2
4) İmâm-1 Terîmî (Rahimehullah)ın beyânı vechile; hilâl (yeni ay) görüldüğünde (8 Mayıs Çarşamba akşamı) 41 kere Fâtiha-i Şerîfe okuyan kişi o ayın bereketlerine nail olur ve şerlerinden emin olur. 3
5) Ebû Yezîd el-Bistâmî (Kuddise Sirruhů), Cafer-i Sadık (Radıyallahu Anh)ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Yeni bir ay girdiği zaman, onun başında (8 Mayıs Çarşamba akşamı) iki rekât kılar. Birinci rekâtta bir Fâtiha ve ayın günleri sayısınca (mîlâdî hesaba göre ayın en ziyâde olabileceği günler adedince) otuz bir İhlas okur. İkinci rekâtta ise bir Fâtiha ve otuz bir ‘İnnâ enzelnā okur. Sonra kolayına gelen bir şekilde sadaka verir. Böylece o ayın tümünün selâmetini (belâlardan kurtuluşunu) satın almış olur.” 4.Kaynak
AYET-İ KERİMELERİN VE ZİKİRLERİN BİRLİKTE OKUNUŞU
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ، وَمَا مِنْ دَابَّةٍ فِي الْأَرْضِ إِلَّا عَلَى اللَّهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَا كُلٌّ فِي كِتَابٍ مُبِينٍ ، وَإِنْ يَمْسَسْكَ اللهُ بِضُرٍ فَلَا كَاشِفَ لَهُ إِلَّا هُوَ وَإِنْ يَمْسَسْكَ بِخَيْرٍ فَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ، وَإِنْ يَمْسَسْكَ اللهُ بِضُرٍ فَلَا كَاشِفَ لَهُ إِلَّا هُوَ وَإِنْ يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلَا رَادَّ لِفَضْلِهِ يُصِيبُ بِهِ مَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ، سَيَجْعَلُ اللَّهُ بَعْدَ عُسْرٍ يُسْرًا، «مَا شَاءَ اللَّهُ لَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ، حَسْبُنَا اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ»، وَأَفَوِّضُ أَمْرَى إِلَى اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ، وَإِلَّا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ، رَبِّ إِنِّي لِمَا أَنْزَلْتَ إِلَيَّ مِنْ خَيْرٍ فَقِيرٌ، رَبِّ لَا تَذَرْنِي فَرْدًا وَأَنْتَ خَيْرُ الْوَارِثِينَ

“Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla (başlıyorum). ‘Yer(yüzün)de hafifçe yürüyen hiçbir (canlı) şey (bile) yoktur ki, illâ onun rızkı Allah’a aittir. Zaten (ancak) O, onların (babalarının sulplerindeki yerlerini de, dünyaya çıkışlarının ardından hayatlarını sürdürecekleri mesken ve) karargâhlarını da,
(аnа rahimlerinde ve ölümlerinin ardından defnedilip) emânet bırakıldıkları yerleri de bilmektedir. (Tüm canlıların sayısı, rızıkları, yerleri, kaderleri ve ecelleri dâhil, işte bunların) her biri (kendisine bakan melekler için) çok açık olan (Levh-i Mahfûz nâmındaki) bir Kitap’tadır.” (Hüd Süresi:6)
‘(Ey insan!) Eğer Allâh sana (hastalık ve fakirlik gibi) bir zarar dokunduracak olursa, Kendisinden başka onu açacak hiçbir kimse yoktur. Ama eğer sana (sağlık ve zenginlik gibi) bir hayır dokunduracak olursa, zâten O (o nîmeti koruyup sende sürekli kılmak, dilediğinde de elinden almak dâhil) her şeye (hakkıyla gücü yeten bir) Kadir’dir.’ (el-En’âm Süresi:17)
‘Allâh sana (hastalık ve fakirlik gibi) bir zarar dokunduracak olursa artık O’ndan başka onu asla (giderip) açacak hiçbir kimse yoktur. Ama O sana (sıhhat ve zenginlik gibi) bir hayır (ulaştırmayı) murâd ederse, (dilediği iyilikler dahil) O’nun fazlını geri çevirebilecek hiçbir kimse de asla yoktur. O (Allâh-u Teâlâ), kullarından murâd ettiği kimselere o (lütfu)nu ulaştırır. Yine ancak O Ğafûr’dur (belâları günahlara keffâret yaparak bağışlayandır), Rahîm’dir (kullarına ziyâdesiyle acıdığı için âfiyetler ve rendir). (Yūnus Süresi:107) ‘Muhakkak ki Allâh (karşılaşılan geçici) bir zorluğun ardından büyük bir kolaylık yaratacaktır.’ (et-Talak Süresi:7’den) Allâh ne dilerse o olur. Allah’ın yardımı olmadan hiçbir kuvvet yoktur. Allâh bize yeter. O ne güzel Vekil’dir. ‘Ben (her türlü kötülükten korunmam için) işimi Allah’a ısmarlıyorum. Şüphesiz ki Allah, kulları (hakkıyla gören ve Kendisine sığınanları tüm sıkıntılardan koruyup gözeten bir) Basîr’dir.’ (el-Mü’min Süresi: 44’den) ‘(Ey Allâh!) Senden başka hiçbir ilâh yoktur! (Haksız yere bir kuluna belâ vermekten ve beni kurtarmak dâhil herhangi bir şeyden aciz kalmaktan) Seni tesbih ile (tenzîh eder ve uzak tutarım). Gerçekten de ben (Senden izinsiz ümmetimi bırakıp hicret ederek kendimi tehlikeye arz ettiğim için nefsine yazık eden) zâlimlerden oldum.’ (el-Enbiya Sûresi:87’den) ‘Ey Rabbim! Ben gerçekten hayır (ve rızık)dan (yiyecek olarak az veya çok) bana indirdiğin (ve indireceğin) şeye muhtaç biriyim.” (el-Kasas Süresi:24’den) ‘Ey Rabbim! (Ardımdan yoluma sahip olacak bir çocuk vermeden) beni tek (başına kalmış) biri olarak bırakma. (Ama sen böyle takdir buyurduysan elbette buna da râzıyım.) Zâten (ardımda bırakacağım) vârislerin en iyisi ancak Sensin.” (el-Enbiya Süresi:89’dan) (Ey Allah! Duâlaımı kabûl eyle).” (Ahmed eş-Şināvi, Zamairu’s-seräiri’l-İlâhiyye, 1/124)
KONU KAYNAK: LALEGÜL DERGİSİ / 135.SAYI
KAYNAK:
- (İbnü Hacer el-Heytemi, İthâfü ehli’l-İslâm, sh: 109; Nu’mân el-Alûsî, Gâliyetü’l-mevâız, sh:30) ↩︎
- (‘Abdurrahmân el-Bistâmí, Vasfü’d-deva fi keşfi áfari’l-vebů, sh:26; ‘Isâmüddin Taşköprīzāde, Risâletü’ş-şifå li-edvai’l-veba, sh:76-77) ↩︎
- (et-Terîmî, el-Vesäilü’ş-şafi’a fi’l-ezkâri’n-nôfi’a, sh:451) ↩︎
- (Ahmed eş-Şināvi, Zamâiru’s-serâiri’l-İlâhiyye, 1/124) Ahmed eş-Şinâvî (Kuddise Sirruhů) şöyle demiştir: “Bu rivâyetin dışında şöyle ilâveler gördüm; bu namazı bitirince şu âyet-i kerîmelerle birlikte aradaki zikirleri okuması müstehabtır.” (Ahmed eş-Şinâví, Zamairu’s-serâiri’l-İlâhiyye, 1/124) ↩︎