Sihir ve Büyü
“Resûllullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Kim bir arrâfa (kâhine) gelir, bir şeyler sorar ve söylediklerine de (inanıp) onu tasdik ederse, kırk gün namazı kabul edilmez. Kim (sihir maksadıyla) bir düğüm vurursa sonra da onu üflerse sihir yapmış olur. Kim sihir yaparsa şirke düşer. Kim bir şey asarsa, o astığı şeye havale edilir.”
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Kim (sihir maksadıyla) bir düğüm vurur sonra da onu üflerse sihir yapmış olur. Kim sihir yaparsa sirke düşer. Kim bir şey asarsa, o astığı şeye havale edilir.”
Ravi : Hazreti. Ebu Hüreyre
Kaynak :Nesai, Tahrim 19, (7, 112)
Sihir Haramdır
İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin (Kudduse sırruh) (1563-1624) talebelerinden biri şöyle nakletti: Din düşmanlarının ve hasetçilerinin iftirası üzerine Sultan, İmâm-ı Rabbânî hazretlerini (Kudduse sırruh) Guvalyar Kalesi’ne hapsetmişti. O günlerde büyücülerden biri bana dedi ki:
“Ben Hintçe bazı isimler biliyorum. Eğer bunları bir namaz vaktinden diğer namaz vaktine kadar okursan o gün düşman helak olur! Bu çok tecrübe edilmiştir.”
Sonra o isimleri bir kâğıda yazdı ve bana verip, “Evinin bahçesindeki bir ağacın altına koy” dedi. Ben de, “Yarın salı günüdür, yarın okurum” diyerek aldım ve bahçemdeki bir ağacın altına koydum.
O gece rüyamda hocam İmâm-ı Rabbânî hazretlerini (Kudduse sırruh) gördüm. Parmağını ısırarak bana,
-”Bizim dostlarımızın böyle bir şey yapması çok hayret edilecek bir iştir. Sakın ha o işi yapma, sihirdir!” dedi. Bu rüyadan sonra büyücünün yazdığı o yazıları okumaktan vazgeçtim. Ancak bir defalık da olsa düşmanın ciğerine bir ok saplamak istiyordum. Bu sebeple de o sihir yazılı kâğıtları atmayıp saklamıştım.
Birkaç gün sonra sultan, İmâm-ı Rabbânî hazretlerini (Kudduse sırruh) hapsettiğine pişman olup, onu serbest bıraktı. Hocam İmâm-ı Rabbânî hazretleri (Kudduse sırruh) hapisten çıkınca üç gün Serhend’de kaldı. Hapisten çıktıktan sonra huzuruna varıp, ziyaret ettim. Mürşidimi sıkıntıya sokanlar için niyetimi gizleyeyim, bu meseleyi kendisine açmayayım diye düşünüyordum.
Huzurunda bulunduğum bir sırada beni kalabalık cemaat arasından çağırtıp buyurdu ki:
“O Hintçe isimleri okuma, çünkü onlar sihirlidir!” dedi. Öyle bir şey olmadığını söyleyip, saklamak istedim. Bunun üzerine mübarek, “Bana niye yalan söylüyorsun? O isimleri falan sihirbazdan öğrendin!” diyerek o sihirbazın ismini söyledi. Sonra da; “O öğrendiğin şeylerin yazılı olduğu kâğıt, evinin bahçesindeki bir ağacın altındadır. Her ne kadar sihir tesir ederse de sihir yapmak haramdır. Şimdi git, o sihir yazılı kâğıdı yırt!” buyurdu. Başımı önüme eğdim. Daha sonra bana, “O işi yapmayacağına ve sihir yazılı kâğıdı yırtacağına dair söz ver” dedi. Ben bu keramet karşısında hayret ettim. Çünkü yapacağım o işi hiç kimse bilmiyordu. Hemen eve gidip üzerinde sihir yazılı kâğıdı, ağacın altından çıkardım ve yırtıp attım.