Beladan ve Düşman Hilesinden Kurtarıcı 7 Ayet
Bu ayet-i kerimenin de aralarında bulunduğu 7 ayet-i keri’me vardır ki bunlar da Tevbe Süresi‘nin 51. Yunus Suresi‘nin 107. Hud Süresi ‘nin 6. ve 56. Ankebüt Süresi ‘nin 60. Fatır Süresi ‘nin 2. ve Zümer Suresi‘nin 38. ayet-i kerımeleridir.
Bu ayet-i kerimeler Üstadıınız Mahmud Efendi Hazretleri ile silsilemizdeki diğer meşayihın her gün okuduğu o Şahı Nakşibend Hazretleri’ne nisbet edilen “Evrad-ı Behaiyye” isimli eserde de zikredilmekte olup okuyanlarını kurtardıkları ve Uhud Dağı kadar bela gelse bu sayede kalkacağı denenmiştir. Nitekim Ali (Kerremalahu Vechehu)nun şöyle buyurduğu rivayet olunur:
“Yedi ayet vardır ki her kim onları sabah-akşam sürekli okursa veya yanında taşırsa gök yerin üzerine tabak gibi kapansa elbette Allah ona uğradığı o sıkıntılı işten bir ferahlık ve çıkış kapısı yaratır, onu düşmanların hilesinden korur ve o kişi Allah‘ ın ayetlerinden her birinin hımayesine girer.
Ali (Radıyallahu Anh) bu ayetlerin lafızlarından çok manalarına işaret etmiştir, zira bunların hepsi de kaderin ezelı olduğunu düşünmeye ve Rabbimiz‘e tevekkülün üzumuna delalet etmektedir.
Kurtarıcı Yedi Ayetin Manaları
1) (Habîbim!) De ki: “Allâh’ın bizim için yazmış olduğu (ve takdir bu yur duğu, ya yardım ve zafer, ya da şehitlik ve ebedî nimetlere mazhariyet gibi) şeylerden başkası bize asla erişemez. Bizim Mevlâ’mız (, yardımcımız ve yöneticimiz) ancak O’dur! İnananlar an cak Allâh’a tevekkül etsin(ler ve her konuda yalnız O’na güvenip, tüm işlerini sadece O’na ısmarlasınlar)!” Tevbe Suresi:51
2) “Allah sana (hastalık ve fakirlik gibi) bir zarar dokunduracak olursa, onu Kendisinden başka (giderip) açacak yoktur. Ama O sana (sıhhat ve zenginlik gibi) bir hayır (ulaştırmayı) murad ederse, ( dilediği iyilikler dahil,) O’nun fazlını geri çevirebilecek kimse de yoktur.
O, o (lütfu)nu kullarından dilediğine ulaştırır. (Belalan günahlara keffaret yapan) Gafur da, (kullarına ziyadesiyle acıdığı için afiyetler veren) Rahim de ancak O’dur.” Yunus Suresi:107
3) “Yer(yüzün)de hafifçe yürüyen hiçbir canlı (bile) yoktur ki, rızkı Allah’ a ait olmasın. O, onların (babalarının sulplerindeki yerlerini de, dünyaya çıkışlarının ardından hayatlarını sürdürecekleri mesken ve) karargahlarını da, ( ana rahimlerinde ve ölümlerinin ardından defnedilip) emanet bırakıldıkları yerleri de (hakkıyla) bilmektedir.
(Tüm canlıların sayısı, rızıklan, yerleri, kaderleri ve ecelleri, işte bunların) hepsi (kendisine bakan meleklere) pek açık olan (Levh-i Mahfuz namındaki) bir kitaptadır.” Hud Suresi:6
4) “Muhakkak ki ben; benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a tevekkül ettim (güvenip itimat ettim). Hareket eden hiçbir ( canlı) varlık yoktur ki O onun perçemini yakalayıcı (ve ona dilediğini uygulayıcı) olmasın. Şüphesiz benim Rabbim (hak ve adaleti temsil eden) dosdoğru bir yol üzeredir. (Bu yüzden Kendisine sığınanı zayi etmez ve hiçbir zalimi cezasız bırakmaz.)” Hud Suresi:56
5) “(Ey din uğrunda yurtlarını ve geçim imkanlarını terk edince sıkıntı çekeceklerinden endişelenen müminler! Hiç görmüyor musunuz ki) nice hareket eden canlı vardır ki ( zayıflığından ve küçüklüğünden dolayı) rızkını taşıyamamaktadır, (ama) Allah onları da sizi de rızıklandırmaktadır.
(Sizin: ‘Biz hicret edersek fakir olacağımızdan korkarız’ şeklindeki sözlerinizi hakkıyla işiten) Semi’ de, (kalplerinizdeki niyetlerinizi tam manasıyla bilen) Alim de ancak O’dur. (Artık siz fakirlikten korkup hicrettengerikalmayın.)” Ankebut Suresi:60
6) “Allah insanlara ( sıhhat, zenginlik, ilim ve nübüvvet gibi) herhangi bir rahmet açarsa, artık onu tutacak (ve sahibine ulaşmasını engelleyecek) hiçbir kimse yoktur.
Ama neyi de tutarsa, artık O’nun (engellemesinin) ardından onu salıverecek (size ulaştıracak) hiçbir kimse de yoktur. (Hiçbir engel tanımaksızın dilediği şeyi yerine getirme gücüne sahip olan) Aziz de, (gönderdiği ve engellediği her şeyi ilim ve hikmet üzere yapan) Hakim de ancak O’dur.” Fatır Suresi:2
7) “Andolsun ki sen o (şirk koşa)nlara: ‘Gökleri ve yeri (yaratan, putlarınız ve siz olmadığınıza göre, bu kadar harika varlık da kendi kendine yaratılamayacağına göre, peki ya bunları) kim yaratmıştır?’ diye soracak olsan, yemin olsun elbette (her akıllı gibi) muhakkak onlar (da): ‘Allah’ diyeceklerdir.
De ki: ‘(Madem ki ulvi ve süfli bütün alemlerin yaratıcısının Allah olduğunu ikrar ettiniz) öyleyse Allah’ı bırakıp da tapmakta olduğunuz şeyleri gördünüz mü (söyleyin bakalım)?!
Eğer Allah bana (hastalık ve fakirlik gibi) bir zarar ( dokundurmayı) dilerse, onlar onun zararını aça(rak gidere )bilecek şeyler midir?! Ya da bana ( sıhhat ve zenginlik gibi) bir rahmet murad ederse, onlar O’nun rahmetini tuta(rak engelleye )bilecek şeyler midir?!’
De ki: ‘(Tüm işlerimde) bana kafi gelen (yeterli olan) ancak Allah’tır. Tevekkül edenler (her şeyin Allah-u Te’ala’nın idaresi altında bulunduğunu bildikleri için) ancak O’na tevekkül eder(ler, o da onları zayi etmez).”‘ Zümer Suresi:38
Tevbe 51:
Yunus 107:
Hud 6:
Hud 56:
Ankebut 60:
Fâtır 2:
Zümer 38:
Tamamı:
Kurtarıcı Yedi Ayet Cübbeli Ahmet Hoca
Ayetler İlgili Konular: