Bir kimsenin her ne tür bir dileği varsa talip, matlup ve dileğinin harflerini alıp cümeli ebced üzere topladıktan sonra, toplamdan 28-28 düş. Bakide kalan hangi esmaya gelirse o ismin harfini alır, harfin adedince bir kağıt üzerine ismi yazarsın. Yazdıktan sonra üzerine ismin adedi kadar ismi okursun. Ama ismin gecesinde ve menzilinde yaparsın. Bundan sonra yine toplamdan 4-4 düşer ve kalan adetle anasırı erbaasına göre hareket edersin. Bakide bir kalırsa unsuru ateştir. Yazdığını ateşte yakar veya ateşin altına gömersin. İki kalırsa unsuru topraktır. Yazdığını matlubun eşiğine, yere veya bir mezara gömersin. Üç kalırsa unsuru havadır. Yazdığını rüzgara karşı havaya asar veya üzerinde taşırsın. Dört kalırsa unsuru topraktır. Yazdığının suyunu matlubuna içirir veya akar suyun altına gömersen istediğin gerçekleşir.
Örneğin: Talibin ismi Ali adedi 110, matlubun ismi Zeyneb adedi 69, isteğimiz muhabbet adedi 450 dir. Üçünü topladık toplam 629 oldu. Bu adetten 28-28 düştük bakide 22 kaldı. Yirmiikinci (22) isim olan Şemhahirin isminin harfi Te olup, adedi 400 dür. Şemhahirin ismini bir kağıt üzerine 400 defa yazar ve üzerine 1146 defa Şemhahirin ismini okuruz. Bundan sonra 629 dan 4-4 düşer ve kesirde bir (1) kaldığı için unsuru ateştir. Yazdığımız kağıdı ateşte yakar veya ateşin altına gömeriz. Ama bu ameli Kamer’in sa’dil zabih menzilinde gecelediği zaman yaparız.
Berhetiyye diye isimlendirilen bu 28 ismin latif sırları ve birçok özellikleri olup, havas ilminin ileri gelen alimleri Berhetiyye isimlerini şiir şeklinde düzenleyip yazmışlar, bazılarıda özelliklerini
zikrederek şöyle demişlerdir:
بَدَأْتُ بِبِسْمِ اللهِ وَالْحَمْدُ أَوَّلاَ
وَأَزْكَى صَلاَةً لِلنَّبِىِّ وَمَنْ تَلاَ
وَبَعْدُ تَأَمَّلَ اَيُّهَا الطَّالِبُ الَّذِى
تُرِيدُ عُلُومًا فَضَّلَهَا بِأَنَّ وَاَنْجَلاَ
فَفِى بَرْهَتِيهٍ مَعَ كَرِيرٍ فَضِيلَةٍ
وَتَتْلِيهٍ سِرِّ السِّرِّ ضَاءَ مُكَمَّلاً
وَذِكْرِكَ طُورَانٍ اِذَا مَا ذَكَرْتَهُ
تَفُوزُ بِعِزِّ فِى اْلاَنَامِ مُبَجَّلاَ
وَفِى مَزْجَلٍ مَعَ بَزْجَلٍ زَادَ مَجِدَهُ
وَاَوْضَحُ اَسْرَارِ الْعُلُومِ وَحَصَّلاَ
وَفِى تَرْقَبٍ مَعَ بَرْهَشٍ غَلْمَشٍ اَتَتْ
فَضَائِلَ اِذَا تُتْلَى يَضِيقُ لَهَا الْفَلاَ
وَاِيّاكَ خُوطِيرٍ تَقَدَّسَ مَجِدَهُ
وَفِى قَلْنَهُودٍ كَمْ سَرَائِرِتَجَتَّلاَ
وَلَفْظِكَ بَرْشَانٍ بِفَتْحِ اِبْتِدَا ئِهِ
وَفِى كَظْهِيرٍ سِرِّ ذَا النُّورِ بِعَتَّلاَ
وَكَمٍّ مِنْ نَمُوشَلْخٍ لَطَائِفُ فُصِّلَتْ
وَفِى بَرْهَيُولاً كُلِّ اَمْرٍ مُؤَمَّلاَ
وَفِى طَالِبٍ بَشْكَيْلَخٍ عِزِّ رَفَعَةْ
وَقَظْمَزٍ اَتَانَا عِلْمُهُمْ وَتَحَصَّلاَ
وَاَنْغَلَلِيطٍ ثُمَّ قَبَرَاتٍ فَضَّلُوا
وَكُنْ فِى غَيَاهًا كَيْدَهُولاَ عَلَى وَلاَ
وَشَمْخَاهِرٍ شَمْهَاهِرٍ شَمْهَاهِيرٍ
بِكَهْطَهُونِيهٍ مَعَ بَشَارِشٍ لِلْمَلاَ
وَطُونَشٍ شَمْخَابَارُوحٍ جَمِيعِهَا
بِهِمْ سِرِّ هَذَا الْعَهْدِ جَمِيعًا تَكَمَّلاَ
فَاِنْ شِئْتَ اَنْ تَحِيًّا سَعِيدًا مُكَرَّمَا
فَلاَ زَمَّ لِهَذَا الْعَهْدِ بِالْفَضْلِ وَاَسْأَلاَ
وَاِنْ شِئْتَ تَهْيِيجًا وَعَطْفًا مَحَبَّةً
وَاِجْلاَبِ رِزْقٍ اَوْمَعَالِى فِى الْمَلاَ
وَفِى كُلِّ نَعْلٍ تَرْتَجِيهٍ اَوِالَّذِى
تَرُومِ مِنَ الْحَاجَاتِ يَأْتِى مُسَهَّلاَ
وَفِى كُلِّ مَتْهُومٍ عَلَيْهِ مَوَانِعٌ
وَفِى كُلِّ مَحْكُومٍ بِسَجْنٍ تَسَاسَلاَ
فَتَطْرِدُ عُمَّارًا وَتَظْفُرَ بِالَّذِى
لَهُ رَصَدٌ مِنْ سِرِّ ذَا اْلاِسْمِ حَصَّلاَ
وَصَمِّ سَبْعَةُ اْلاَيَّامِ وَاَبْعَدُ عَنِ الَّذِى
لَهُ الرُّوحُ اَوْفِيهِ فَيُؤْذِيكَ مُأَكَّلاَ
وَدَاوِمْ لِهَذَا الْعَهْدِ كُلَّ فَرِيضَةً
بِهَاءٍ وَمِيمٍ عَدَّهَا جَاءٍ مُوَئْلاَ
لَى سَبْعَةِ اْلاَيَّامِ دَاوِمْ وَبَعْدَهَا
فَيَأْتِى لَكَ الْمَطْلُوبُ حَتْمًا مُعَجَّلاَ