MÜNİR SALİH
‘Gayb’ dediğimiz bizce bilinmeyen, göremediğimiz, örtülü, gizli şeyler ve hâdiseler Hak Teâlâ’ya gizli değildir. Gaybî haberler sadece gelecekle alakalı değildir; bütün ilimlerin içinde saklı olduğu Kur’ân’da gaybî haberler şu üç türdedir: 1-Geçmişe âit gaybî haberler, 2-Geleceğe âit gaybî haberler, 3-İlâhî hakikatler, kâinat, varlık ve âhiret âlemi ile alakalı gaybî haberler…
PARLAK BİR DELİL
Kur’ân’ın gelecekle alâkalı haberleri de açık ve işârî olmak üzere iki kısma ayrılabilir. Açık olanlar zaten herkesin malumudur. Peygamber Efendimiz (asm) tereddütsüz, korkmadan, tam bir emniyetle bu âyetleri ve haberlerini bildirmiş ve bu âyetlerin haberleri aynen çıkmıştır. Gelecekten haber veren bu âyetlerin haberlerinin tahakkuk etmesi Kur’ân’ın Allah kelâmı olduğunun parlak bir delîlidir. Bu âyetlerden misâl olarak birkaç tanesini kaydedelim:
Bakara 24, ve İsrâ 88’inci âyetlerde Kur’ân’ın asla bir benzerinin yapılamayacağı bildirilmiş ve Kur’ân’ın haber verdiği gibi olmuştur.
Yunus 92’ıncı âyet Firavun’ların cesetlerinin mumyalanmasına işâret etmekte ve denizde boğulan Firavun’un ileride bulunacağını ifade eder. İfade edildiği gibi çıkmıştır.
Ahzab 40’ıncı âyet Peygamberimizin neslinin kızları tarafından devam edeceğini bildirir. Nitekim Peygamberimizin nesli kızlarından ve Fâtıma ve Hz. Ali (kv)’den devam edegelmiştir.
Hadid 25’inci âyetteki meâlen “Onda büyük bir kuvvet vardır” cümlesi demirdeki kuvveti ve ehemmiyeti göstermekle ileride demire sahip olup onu işleten insanların ekonomide, sanayide, teknolojide ilerleyeceğini ifade eder. Kur’ân’ın bu ifadesi de vukubulmuştur.
FETİHLER MÜJDELENDİ
Rûm Sûresi’nin ilk beş âyetinde Rumların birkaç sene içinde (üç ilâ dokuz yıl içinde) İranlılara galip
geleceği haber verilmiş, haber verildiği gibi çıkmıştır.
Fetih Sûresi’nin 27’inci âyeti İslâm’ın muzaffer olup, Müslümanların Mekke’yi fethedeceklerini, Mescid-i Haram’a emniyet içerisinde gireceklerini kesin bir şekilde haber verir. Bu haber verildiği sırada böyle bir haberin tahakkuku çok zor gözükmekle beraber kısa zaman sonra Kur’ân’ın bu ihbârı gerçekleşmiştir. Ayrıca aynı yerde Hudeybiye anlaşmasının büyük bir fetih hükmünde olup diğer fetihlerin anahtarı olacağı müjdelenir.
Müjdelediği gibi çıkmış görünüşte aleyhte gibi görünen Hudeybiye anlaşması fevkalade fetihlere anahtar olmuştur. 28’inci âyette ise, o zaman zayıf ve az olan Müslümanların tabi olduğu İslâm dîninin gelecekte milyonlarca müntesibi bulunan diğer dinlere galip gelip onlara üstün geleceğini haber vermiştir.
KUR’AN’IN ŞANI YÜCELİR
Kur’ân’ın gelecekle ilgili açık haberlerinden başka gizli, işârî haberleri de vardır. Muhiddin İbn-i Arabî Hazretleri, İmam-ı Rabbânî Hazretleri gibi çok ulemâ Kur’ân’ın muhtelif âyetlerinden gaybî haberler çıkarmışlardır. Bâtın ulemasınca; yani sırları, her şeyin içyüzünü araştıran âlimlerce Kur’ân baştan başa gaybî haberlerle doludur. Bu haberleri edeb dairesinde ve ehliyetle ortaya çıkarmak Kur’ân’a zarar vermez; bilakis Kur’ân’ın şânını yüceltir. Kur’ân’dan âlimlerin bu şekildeki haberleri çıkarmaları “Gaybı Allah’tan başkası bilmez” meâlindeki hükmüne aykırı olmaz. Çünkü onlar Allah’ın bildirdiğini açıklarlar. Yalnız kişinin kendi anladığını “Allah’ın şu âyetten kastı, muradı budur!” diye kesin bir şekilde açıklamasının edebe zıt olduğunda ittifak vardır.
allah’ın ilmine saygısızlık
Kur’ân sırlarla dolu ve fakat apaçık bir Kitab’dır. Gelecekten hem açık hem de gaybî bir tarzda haberleri de ihtiva eder. Nasr Sûresini işittiklerinde billur gibi gözyaşlarını döken Hz. Ebûbekir (ra) ve Hz. Abbas (ra) o sûrede saklı ve gaybî, gelecekle ilgili bir haberi anlamışlardı. Anladıkları heber Habîbullâh’ın (asm) Rabbine kavuşacağı vakitti. Misalleri çoğaltmak mümkün. “Kur’ân’da gelecekten haber yoktur! Kur’ân’da gizli saklı bir şey yoktur!” demek Allah’ın ilmine saygısızlıktır. Kur’ân’da gizli işâretlerin olması onun apaçıklığına, hidayet ve irşad kitabı oluşuna da halel getirmez. Herkes, her tabaka insan, her asır ondan kabiliyetince istifade eder…
Bağrımdaki biten başlar
Bağrımdaki biten başlar
Muhammedin aşkındandır
Gözlerimden akan yaşlar
Muhammedin aşkındandır.
***
Dahledenler devranıma
İrmediler seyranıma
Kıydığım tatlı canıma
Muhammedin aşkındandır
***
Görün seyfullahın kasdın
Seve de allahın dostun
Sorarlarsa niçin mestin
Muhammedin aşkındandır.
Seyyid Seyfullah Hazretleri
HELAL LOKMA
Sabunda Domuz Yağı
Sabun imalatında kullanılan bitkisel yağlarla beraber birçok üreticinin hayvansal yağ da kullandığını ve hayvansal yağlar içerisinde domuz yağının da çokça bulunduğunu hatta ülkemize çok fazla miktarlarda ithal hayvansal “don yağ” girişi olduğunu BİLİYOR MUYDUNUZ?
iTiKÂFI BOZAN ŞEYLER NELERDİR?
Allah rızası için şu mescitte şu kadar müddet itikâf yapmaya niyet ettim demekle bunu nefsine vacip kılar. Kalben bunu geçirirse de niyet yerine geçmiş olur.
Bu niyetle mescide giren kimse abdest almak, gusletmek, abdest bozmak gibi zaruret olmadıkça mescitten ayrılmaz. Aksi takdirde itikâfı bozulur. (Kütüb-ü Sitte)
Özürsüz itikâf yerinden çıkmak itikâfı bozar
Bir özür olmaksızın mescitten çıkmak itikâfı bozar. Onun için itikâf yapan bir kimse, geceleyin veya gündüzleyin özür bulunmaksızın bir müddet kasden (bilerek) veya sehven (yanlışlıkla) mescitten çıkarsa itikâfı bozulur. Bu müddet, iki İmama göre, bir günün yarısından ziyade bir zamandır. Bir görüşe göre de, günün belirsiz bir saatinden ibarettir. Kadın da itikâf ettiği odadan özürsüz evinin içine çıksa, itikâfı bozulur.
Şu işleri yapmak için mescitten dışarıya çıkmak da itikâfa engel olur. Hasta ziyaretinde bulunmak, cenaze hizmetinde bulunmak, cenaze namazı kılmak, şahitlik etmek, bir hastalık sebebiyle bir saat kadar dışarı çıkmak da itikâfı bozar. Ancak itikâf adağı yapılırken, hastaları ziyaret ve cenaze namazında bulunmak şart kılınmışsa, bunlar için çıkılması itikâfı bozmaz.
Pek az rastlanan bir özürden dolayı da dışarı çıkmak itikâfı bozar. Boğulmakta olan veya yangına düşmüşü kurtarmak için dışarı çıkmak itikâfı bozduğu gibi, cemaatin dağılmasıyla dışarıya çıkmak da bozar.
Cinsi ilişkide bulunmak itikâfı bozar
Cinsi ilişkide bulunmak itikâfı bozar. Kur’an-ı Kerimde; “Mescitlerde itikâfa çekildiğinizde kadınlarınıza yaklaşmayın “ (el-Bakara, 2/187) buyurulur. Öpmek ve kucaklamak gibi şeylerden dolayı inzal vaki olursa, yine itikâf bozulur. Bayılmak itikâfı bozar. ( Büyük İslam İlmihali- Ömer Nasuhi Bilmen)
İtikâfta büyük günah işlemek itikâfı bozar
İtikâfta bulunan kişi büyük bir günah işlediği takdirde itikâfı bozulur. Çünkü büyük günah ibadetin zıttıdır. (Kurtubi, 614)
İTİKÂFA GİREN KİŞİ HANGİ İBADETLERLE MEŞGUL OLMALIDIR?
İtikâfa giren kişi, mescidde kalır, namaz, Kuran tilavet ve tefekkür gibi ibadetin çeşitleriyle meşgul olur. Dünyevi meşguliyetleri terk eder. (Kütüb-i Sitte) Kişinin itikâfı bozulduğunda ne yapmalıdır? Bozulan itikâfın kazası gerekir mi? Vacip olan bir itikâf bozulunca, onun kazası gerekir. Meselâ: Belli bir ay için yapılan itikâf esnasında, bir gün oruç bozulsa veya dışarıya çıkılsa, yalnız bir günlük itikâf için kaza gerekir. Fakat belirsiz olarak fasılasız bir ay için nezredilmiş (adanmış) bir itikâf esnasında, böyle bir gün oruç bozulacak veya dışarıya çıkılacak olsa, yeniden bir aylık itikâfa başlamak gerekir. İtikâf yapan kimse ister kendi iradesi ile orucunu açsın ve dışarı çıksın, ister iradesi dışında olarak cinnet ve bayılma durumuna düşsün, eşittir.
İtikâfta bulunan bir kimseye, bu ibadeti esnasında birkaç gün baygınlık veya cinnet gelse, itikâfı bozulur. İyileşip kendine gelince yeniden itikâfa başlar. Öyle ki, bu durum devam ederek birkaç sene sonra üzerinden kalksa, yine itikâfı kaza etmesi gerekir. (Büyük İslam İlmihali- Ömer Nasuhi Bilmen)
VAHDET