Değerli kardeşimiz;
Ayet ve hadislerde doğrudan kalbin mertebelerini ifade eden bir bilgi bulunmamakla birlikte ayet ve hadislerde geçen kalbin niteliğine dair ifadeler tasavvuf ehli tarafından yorumlanmıştır. Kalbin çeşitli mertebelerinden, bu mertebelerden her birinin nitelik ve hükümlerinden bahseden mutasavvıflar böyle bir ayırım yaparken âyet ve hadislerden esinlenmişlerdir. Müminlerin kalblerinin ihlâs, amel, ibadet ve yeteneklerine göre farklı mertebelerde olduğunu söyleyen mutasavvıflar bunlara atvâr-ı dil veya atvâr-ı seb‘a adını vermişlerdir. Nakşibendiyye’de ise letâif-i hamse denilen bu tavırlar kalb, ruh, sır, hafî, ahfâ olarak sıralanmaktadır.
İnsanda bulunan çeşitli latifelerden on tanesi değişik tasniflerle zikredilmektedir. Bir kısım âlimler beş duyu ile birlikte ayrıca; kalb, ruh, sır, hafi ve ahfa diye beş latifeyi de ilave etmek suretiyle ona tamamlamışlardır.
Aynı şekilde Bediüzzaman Said Nursi de bu on latifeyi şu şekilde saymaktadır:
Vicdan, asab, his, akıl, heva, kuvve-i şeheviye, kuvve-i gadabiye, kalb, ruh ve sır.
“Aziz, sıddık, meraklı kardeşim Refet Bey”
“Mektubunda letâif-i aşereyi sual ediyorsun. Şimdi tarikati ders vermek zamanında olmadığımdan, tarik-i Nakşî muhakkiklerinin letâif-i aşereye dair eserleri var. Şimdilik vazifemiz ise, istihrac-ı esrar olduğundan, mevcut mesaili nakil değildir. Gücenme, tafsilât veremiyorum. Yalnız bu kadar derim ki:”
“Letâif-i aşere, İmam-ı Rabbânî kalb, ruh, sır, hafî, ahfâ, insanda anâsır-ı erbaanın herbir unsurdan o unsura münasip bir lâtife-i insaniye tâbir ederek, seyr-i sülûkta her mertebede bir lâtifenin terakkiyatı ve ahvâlinden icmâlen bahsetmiştir.”
“Ben kendimce görüyorum ki, insanın mahiyet-i câmiasında ve istidad-ı hayatiyesinde çok letâif var; onlardan on tanesi iştihar etmiş. Hattâ hükemâ ve ulemâ-yı zahirî dahi, o letâif-i aşerenin pencereleri veyahut nümuneleri olan havass-ı hamse-i zahirî, havass-ı hamse-i bâtına diye, o letâif-i aşereyi başka bir surette hikmetlerine esas tutmuşlar.”
“Hattâ avâm ve havas beyninde teâruf etmiş olan insanın letâif-i aşeresi, ehl-i tarikin letâif-i aşeresiyle münasebettardır. Meselâ vicdan, âsab, his, akıl, hevâ, kuvve-i şeheviye, kuvve-i gadabiye gibi letâifi, kalb, ruh ve sırra ilâve edilse letâif-i aşereyi başka bir surette gösterir. Daha bu letâiften başka sâika, şâika ve hiss-i kablelvuku gibi çok letâif var. Bu meseleye dair hakikat yazılsa çok uzun olur. Vaktim de kısa olduğundan, kısa kesmeye mecbur oldum.”(Barla Lahikası, 270. Mektup, s.347)
Bediüzzaman, İmamı Rabbani’ye dayanarak şu on latifeyi nazara verir:
1. Kalp
2. Ruh
3. Sır
4. Hafi
5. Ahfa
6. Heva
7. Anasır-ı Erbaa [1. Nur (Akıl ), 2. Hava (İrade), 3. Su (Rahmet), 4. Toprak (Hıfz ve Himaye)]
Bu dört unsurdan da bunlara münasip ve mümasil, insandaki mahiyet ve özelliklere işaret edilmiştir.