الأوّل VE الآخر İSM-İ ŞERİFLERİNİN BAZI HAVASSI
İmam-ı Zerruk, Mau’l-Ayneyn, İmam-ı Şebravi ve Yusuf-u Nebhani (Rahimehumüllah)ın beyan-ları vechile;
( الأوّل ) ism-i şerifi “Varlığının başlangıcı olmayan” manasında, ( الآخر ) ism-i şerifi ise “Varlığının sonu olmayan” anlamındadır.
Evvel olan Zat’ın öncesinde hiçbir varlık yoktur, Zatından dolayı vücudu vacip (varlığını kabul- lenmek zorunlu) olan mutlak varlıktır. Hiçbir mekan O ‘nu kuşatamaz ve O’nun üzerine hiçbir zaman da geçmez. O, varlığının başlangıcı olmarıp ezelı olan yegane varlıktır.
Ahir olan Zat’ın ise ilmi her şeyi kuşatmıştır, bütün mahlukat yok olduktan sonra da var olacak tek varlıktır ki, Kendisi bu hususu:
وَلَا تَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ إِلَّا وَجْهَهُ لَهُ الْحُكْمُ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
“O’nun Zat’ı dışında her şey helak olucudur (zira O’ndan başka varlığı Kendinden olan hiçbir şey bulunmayıp, her şeyin varlığı O’na dayandığından, her an her şey yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu için, O’nun dışındakiler yok hükmündedir). (Her konuda geçerli olan karar ve) hüküm de ancak O’na aittir. Siz ( ölümünüzün ardından diriltilerek) ancak O’na döndürüleceksiniz” (Kasas Süresi:88’den) ayet-i kerimesiyle ifade buyurmaktadır.
Bazı ulemaya göre el-Evvel “Varlığının başlatıcısı olmayan” demek olup el-Ahir de “Varlığına son verecek biri bulunmayan” demektir.
Bu ism-i şeriflerin anlamı hakkında Halimi (Rahimehullah) şöyle demiştir: “Evvel (ilk), öncesi olmayan, Ahir (son) ise sonrası olmayandır. Çünkü ‘Önce’ ve ‘Sonra’ tabirleri birer sonu ifade eder. ‘Önce’ tabiri varlığın başlangıçtan önceki yokluğu, ‘Sonra’ tabiri ise başlangıçtan sonraki sonu ifade eder. Eğer bir varlığın başlangıcı ve sonu olmazsa, o mevcudun öncesi de sonrası da olmaz. İşte Allah-u Te’ala öncesi ve sonrası olmayan tek varlıktır. Diğer bütün varlıkların ise öncesi ve sonrası vardır:’
Fahrüddin Razi (Rahimehullah) ise bu ism-i şerıflerin birkaç anlamı olduğunu söyleyerek bunları şöyle sıralamıştır:
- Allah-u Te’ala başlangıcı olmayan Evvel1 sonu olmayan Ahir’dir.
- O her şeyden öncekiEvvel’dir, her şeyden sonraki Ahir’dir.
- O var etme ve yaratmada Evvel, hidayete ve başarıya erdirmede Ahir’dir.
- O kalplerdekini bilen Evvel, ayıp ve kusurları örten Ahir’dir.
- O kimseye ihtiyacı olmayan Evvel, gecikmesi olmayan Ahir’dir.
Alimler bu ism-i şerifler hakkında şunları söylemiştir: “Bu ism-i şerifler ilim ve marifetin emel direğidir. Bu yüzden kul, bütün gücü ve anlayışı ile bu ism-i şerifleri tanın1aya çalışmalıdır. Şu bilinmelidir ki, her şeyin bir başlangıcı ve sonu olduğu gibi insanın da bir başlangıcı ve sonu vardır.
Allah-u Te’ala’nın Evvel oluşu, Kendisinin dışındaki her şeyin evveliyatından önce olmasıdır. O’nun Ahir oluşu ise Kendisinden başka her şeyin son bulmasından sonra da var olmaya devam etmesidir. Demek ki Allah-u Te’ala’nın Evvel oluşu, O’nun her şeyden önce var olduğunu, Ahir oluşu ise her şeyden sonra O’nun var olacağını ve varlığını devam ettireceğini ifade etmektedir.”
Bu ism-i şerifler Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde zikredilmektedir:
هُوَ الْأَوَّلُ وَالْآخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
“(Başlangıcı olmayan ve her şeyden önce olan) Evvel de, (her şeyin helakinden sonra baki kalacak) Ahir de, (eserleriyle gün gibi aşikar olan) Zahir de, (Zat’ıyla gizli olan ve duyularla idrak edilemeyen), Batın da ancak O’dur. O her şeyi (hakkıyla bilen bir) Alim’dir:’ (Hadıd Süresi:3)
El-Evvel ve El-Âhir
Ayrıca bu ism-i şerifler hadis-i şeriflerde de zikredilmektedir. Nitekim Ebu Hureyre (Radıyallahu Anh)dan rivayet edildiğine göre, Rasiılüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) yatağına sokulduğu zaman şöyle derdi:
“Ey göklerin Rabbi, yerlerin Rabbi, o büyükArş’ın Rabbi, bizim Rabbim.iz ve her şeyin Rabbi! Tane ve çekirdeği patlatarak bitiren, Tevrat, İncil ve Furkan’ı indiren Allah! Perçeminden Senin tuttuğun her şerlinin şerrinden Sana sığınırım.
Ey Allah! Evvel Sensin; Senden evvel hiç bir şey yoktur. Ahir Sensin; Senden sonra da
bir şey yoktur. (Ayetleriyle aşikar olan) Zahir Sensin; Senin (aşikarlığının) fevkinde (zahir olan) hiçbir şey yoktur. (Hiç bir şey Senin kadar belirgin olamaz, çünkü en kuvvetli deliller Senin varlığına ve birliğine delalet etmektedir.) (Zat’ıyla gizli olan) Batın Sensin; Senin dışında (Senin kadar gizli olan) hiçbir şey yoktur. Sen bize borcumuzu ödettir ve bizi fakirlikten (kurtararak) zengin kıl:’
(Müslim, Zikir:17, 61, 4/2084; Ebü Davud, Edeb:107, 5051, 2/732; Tirmızi, De’avat:19, 3400, 5/472; lbni Mace, Du’a:2, 3831, 2/1259; Azımabadi, Avnü’l-Ma’büd, no:5051, 13/267)
Ümmü Seleme (Radıyallahu Anha) ise şöyle anlatmıştır:
“Rasulüllah (Sallallahıı Aleyhi ve Sellem):
‘Ey Allah! Sen Evvel’sin, Senden önce hiçbir şey yoktur. Sen Ahir’sin, Senden sonra hiçbir şey yoktur. Perçemi Senin (kudret) elinde olan bütün canlıların şerrinden Sana sığınırım. Günahtan, tembellikten, kabir azabından, zenginliğin (günaha ve) fıtne(ye düşürme)sinden ve kabrin fitnesinden (sorgu-sualine cevap verememekten) Sana sığınırım. Günah işlemekten ve borçlanmaktan Sana sığınırım.
Ey Allah! Beyaz elbiseyi kirlerden temizlediğin gibi, benim kalbimi de hatalardan temizle. Ey Allah! Doğuyla batının arasını uzak ettiğin gibi, benimle günahımın arasını da öyle uzak öyle (ki artık günah işlemeyeyim)’ sözleriyle (Allah-u Te’ala’ya) dua ederdi:’
(Hakim,el-Müstedrek, no:19221 1/705)
Bu ism-i şerifleri bilmenin faydaları hakkında şunlar söylenebilir,
- Allah-u Te’ala’nın Evvel olduğunu bilmek, sadece sebeplere bakmaktan, bunlar üzerinde durup düşünmekten veya sebep-sonuç ilişkisine bağlı kalmaktan kurtulmamızı ve daha geniş düşünmemizi sağlar. O’nun mutlak lütfuna, ihsanına ve merhametine bakmamıza yardım eder. Hiçbir varlığın herhangi bir katkısı olmadan O’nun bize sayısız nimetler verdiğini düşünmemize yardımcı olur.
O Allah-u Te ‘ala mutlak yokluğun olduğu bir ortamda bütün varlığı ve bizleri yarattı. Bütün varlıklar yok iken, hiçbirinin adı dahi zikredilmez iken, O her şeyi bizim için hazırladı. Bize güç ve kuvvet verdi, varlıklar için sebep-sonuç kanununu ortaya koydu. İşte Allah-u Te’ala’rıın bu lütuf ve ihsanı her şeyin üstündedir. Sebep-sonuç kanunu da O’nun bize bir lütfudur. O’nun varlığı hiçbir vesileye bağlı değildir.
Allah-u Te’ala’nın Evvel ism-i şerifini bu şekilde anlayan O’na mutlak manada muhtaç olduğunu bilir ve bütün samimiyetiyle O’na ibadet etmesi gerektiğini daha iyi anlar.
- Allah-u Te’ala’nın Ahir olduğunu bilmek, sebeplere fazla önem vermemeyi, onlara bel bağlayıp güvenmemeyi ve üzerinde fazla durmamayı insana öğretir. Bu sebeplerin sonuçta mutlaka yok olacağını ve son bulacağını, sadece Ahir olan Allah-u Te’ala’nın baki kalacağını bilmemizi sağlar.
Geçici varlıklara bağlanmak, yokluğa bağlanmaktır. Ahir olan Allah-u Te’ala’ya bağlanmak ise kesinlikle yok olmayacak ve ebediyyen var olacak olana bağlanmaktır. Dolayısıyla O’na bağlanan da yok olmayacak ve varlığı bir kesintiye uğramayacaktır. Oysa yok olacak geçici şeylere bağlanmak böyle değildir. Fani şeylerin yok olmasıyla, onlara bağlananlar da yok olacaklardır.
Allah-u Te’ala’yı bu şekilde tanıyan ve bilen arif kişi, bütün sebepler yok olduktan sonra sadece Allah-u Te’ala’nın baki kalacağını, yani hiçbir şey yokken ancak O var olduğu gibi her şey yok olduktan sonra da sadece O’ nun var olacağını bilir ve böylece daha ziyade samimiyetle O’na ibadet etmeye çalışarak O’ndan başka hiçbir şeye güvenip bel bağlamaz.
- Kul bu iki ism-i şerifin anlamını iyi düşünüp sadece Allah-u Te’ala’ya yönelmenin ve O’na dayanıp güvenmenin bir zonınluluk olduğunu anlamalı, O’nun dışındaki her şeyden yüz çevirip daima O’na muhtaç olduğunu unutmamalıdır.
Aynca her şeyin O’ndan başladığını ve tekrar O’na döneceğini hatırından çıkarmamalı, hiçbir vesile ve sebep yokken Allah-u Te’ala’nın, sırf Kendi lütuf ve ihsanı ile bütün varlıkları yarattığının idrakinde olmalıdır. Zaten bütün sebep ve vesileler yine O’na gelip dayanacak ve her şey yine O’nda son bulacaktır.
O her şeyin Evvel’i ve Ahir’idir. İnsanın aslı gayesi O’nun rızasını ve hoşnutluğunu kazanmak olmadıkça, mutluluğa kavuşup kurtuluşa erişmesi ve kemale ulaşması mümkün değildir.
Kulun Bu İsm-i Şeriflerle Tealluku (manalarını bilip, bu ism-i şeriflerin sahibi olan Allah-u Te’ala ile alaka kesbetmesi); her işin başında ve sonundaAllah-u Te’ala’ya yönelmesiyle olur.
Kulun Bu İsm-i Şeriflerle Tehalluku ( ahlaklanması); bütün hayır işlerinde en önce davranıp şer işlerden geri kalmasıyla olur.
Kulun Bu İsm-i Şeriflerin Hakikatiyle Tehakkuku (hemhal olması) ise; Allah-u Te’ala’nın vasıflarını düşünüp kendi vasıflarını gözünden silmesiyle, O’nun varlığının başlangıcı olmadığını idrak edip kendisinin fani olduğunu anlamasıyla ve O’nun varlığının sonunun olmadığını idrak ederek kendisinin öleceğini bilip ona göre hareket etmesiyle olur.
(İmam-ı Zerruk, Şerhu Esmaillahi’l-hüsna, sh:109-110; Muhammed Şebravl Fevaidü’l ‘ızzi’l-esna fi şerhi esmaillahi’l-hüsna, sh:79-80; MaulAneyn, Fatiku’r-ratk ala Ratikı’lfetk, sh:339; Yusuf en-Nebhani Se’adetü’d-dareyn, sh:522; Hamid Ahmed et-Tahir, el Cami’u fi esmaillahi’l-hüsna, sh:25-29; Ali Hicazi, en-Nurri’l-esna, sh:198-199; İbni acibe Teftiru’l-Fatihati’l-kebir, sh:307-308)
El-Evvel ve El-Âhir İSM-İ ŞERİFLERİNİN BAZI HAVASSI
- 1) Kalp dağınıklığı ve huzursuzluğu olan kişi el-Evvel ism-i şerifini her cuma günü 1000 kere zikretmeye devam ederse, Allah-u Te’ala’nın izniyle bu halinden kurtulur.
- 2) Sefer (yolculuk halin)deyken el-Evvel ism-i şedfini her gün 68 kere okuyan kişi rahat bir yolculuk geçirerek sağ salim evine avdet eder (döner).
- 3) el-Evvel ism-i şerifini her sabah 43 defa zilkretmeye daim olan kişinin istekleri hasıl olur.
- 4) el-Evvel ism-i şerifini her gün 37 kere okumaya devam edenler, muratlarına nail olurlar.
- 5) Bir işe başlarken el-Evvel ism-i şerifini okuyarak başlayan, o işinde muvaffak olur.
- 6) el-Ahir ism-i şerifini çokça zikreden kişinin kalbinde nur zahir olur (belirir) ve böylecebu fani dünyaya takılıp kalmaktan kurtularak baki alemin sırlarına gark olur.
- 7) el-Ahir ism-i şerifini her gün 100 kere zikreden kişinin kalbi Allah-u Te’ala’dan gayrı düşüncelerden arınarak masivadan kurtulur.
- 8) Her gün yatsı namazından sonra el-Ahir ism-i şerifini 100 kere okumaya devam eden kişinin, her geçen günü öncekilerden daha iyi ve hayırlı olur.
- 9) el-Ahir ism-i şerifini 801 kere okumaya devam eden kişi, bütün hayırlara kavuşur ve düş manlarına galip olur.
- 10) el-Ahir ism-i şerifini kendine vird edinen kişi ahirete imanla göç eder.
- 11) Bu iki ism-i şerifi beraberce 900 kere zikreden kişinin batını (iç alemi) pak olur, sıkıntıları feraha tebdil olur ve her hangi bir sıkıntıya maruz kalacak olsa Allah-u Te’ala onu, o sıkıntıdan hemen kurtarır.
- 12) Bu iki ismi şerifi her sabah 838 defa zikretmeye devam eden iki kişi, ism-i dünya ahirette yüksel makamlara nail olur.
- 13) Bu ism-i şeriflerin vefk-i şerifleri düşmanlardan kurtulmak, yüksek mertebelere nail olmak için çok faydalıdır. Bunun için bu vefk-i şerifler gümüş bir levha üzerine nakşettirilip kullanılmalıdır.
Ayrıca üzerine vefk-i şeriflerin nakşettirildiği bu levha konuşamayan bir bebeğin üzerine asılırsa Allah-u Te’ala’nın izniyle en kısa zamanda konuşur
Vefk-i şerifler şöyledir:
- 14) Bu ism-i şeriflerin bütün hassalarından faydalanmak için özellikle namaz vakitlerinde zikredildikten sonra şu duayı okumak çok tesirlidir:
” Ya Evvelü ism-i şerifi 37 kere “
” Ya Ahiru ism-i şerifı de 801 kere”
“Ey Allah! Sen Evvel’sin ve Kadim’sin, varlığına nihayet yoktur. Sen Ebedı’sin, sebepleri sebep yapan ve illetleri (neden olarak yaratıp) illet yapansın. Bütün varlıkları yoktan yaratan ve onlardan her birini(n hayatını) bilinen bir süreye kadar geciktirensin.
Ey var olmak için her şey, Kendi icadına ve sebat vermesine muhtaç olan Zat! Ey yaşaması için her diri Kendisinin vereceği ruha ve diriliğe mecbur olan Zat! Ey vefat edip yok olduktan sonra her şeyin varlığı Kendisine dönerek son bulan Zat!
Ey Evvel! Ey Alıir! Ey Zahir! Ey Batın! Ey alemlerin Rabbi! Senden dilerim ki beni Kendi sonsuz hayahnla ihya edesin (iki cihanda yaşatasın). Senden başka hiçbir ilah yoktur. Amin!”
Kaynak: Lalegül Dergisi 2014 Ekim